DRACULA


Ekrana bir çok filmi uyarlanmış olan draculanın bir kere bile filmini izledim çünkü romanın orjinallerini okuyan bilir ki Frankenstein'daki gibi eminim bu romanda çarpıtırılmıştır. Drakula, Bram Stoker'ın III. Vlad'dan yola çıkarak yazdığı romandır. 3. Vlad'dan ilk önce söz etmek gerekirse Voyvoda III. Vlad Tepeş (Mart 1431–Aralık 1476), Prens Drakula ya da Kazıklı Voyvoda olarak tarihte geçen bu adam Fatih Sultan Mehmet ile çarpışmış ve askerlerinin bir çoğunu kazıklara dikerek(kazıklar alttan girip ağızlarından çıkacak şekilde) onları kendi şatosunun  yoluna sırayla hepsi ibret olsun diye bu şekilde kazıklara diktirmiştir. Acımasızlığıyla bilinene Vlad birkaç kez esir düşmüş fakat her seferinde kurtulmayı başarmıştır. Çok fazla kan döktüğü için Bram Stoker romanında ondan esinlenmiştir. Sonunda ise Vlad'a ne olduğu bilinmiyor. Büyük ihtimalle istila sırasında şatosundaki dehlizlerden kaçtığı iddia ediliyor.
Gelelim Dracula'ya ... Benim en favori romanlarımdan olmasını sağlayan Dracula'ya kaç kere okuduğumu bile hatırlamıyorum. Buna rağmen hala her detayını hatırlayamıyorum. Romanda Jonathon Harker(sanırım avukattı) Transilvanyadaki Drakula şatosuna ziyarete gider. orada ayrı zamanlarda hizmetliler onu karşılar fakat bilin bu hizmetliler asıl kimdir? Harker daha sonradan Kont Drakula'nın şatosunun penceresinden kertenkele gibi indiği görünce dehşete kapılır ve gariplikler başlar.Zaten Dracula romanın en başında yaşlı bir adam iken romanın ortalarına doğru gittikçe gençleşir. Bir şekilde oradan kurtulan Harper'ın Kont ile imtihanı daha yeni başlamaktadır. Kont onu evine kadar takip eder. Burada Van Helsing'i de görürüz. Kendisi Vampir avcısıdır ve drakulayı avlamak için didinir durur. fakat bu kolay bir iş olmayacaktır. Jonathon Harker Drakula'nın eşkalini şöyle açıklar: "Yüzü güçlü -çok güçlü- kartal gibiydi, ince burnunda yüksek bir kemer, tuhaf bir şekilde kemerli burun delikleri vardı, alnı azametle kubbeleniyordu ve şakaklarındaki saçlar seyrekti, ama başka yerlerde boldu.Kaşları gürdü,burnunun üzerinde neredeyse bir araya geliyordu ve kendi gürlükleriyle kıvrılıyor gibiydiler.Ağzı ağır bıyığınının altından görebildiğim kadarıyla,kararlı ve azimli görünüşlüydü;tuhaf bir şekilde keskin dişleri vardı, bunlar dudaklarının üzerinde çıkıntı yapıyordu.Dudaklarının dikkat çekici kırmızılığı,o yaştaki bir adam için hayret verici bir canlılığa işaret ediyordu.Kulakları solgundu ve tepeleri oldukça sivriydi,çenesi geniş ve güçlüydü,yanakları zayıf,ama diriydi.Yarattığı genel etki sıradışı bir solgunluktu. Bu onu ilk gördüğü zamanki  tarifiydi. Dediğim gibi kont daha sonra daha da gençleşiyor ve Harper'ın eşinin kanını içmeye çalışıyor.
Drakula'da umduğunuz karizma aynen kitaptakinde de mevcuttur. Aptal bir adam değil aksine çok kurnazdır.Harper'ın en başlarda dikkat ettiği bir başka şey ise Kontun aynadaki yansımasının görülmemesidir.
Sonunda ise Kont Dracula'yı bir şekilde tabutunda uyurken buluyorlar ve kalbine bıçak saplayarak onun ölümüne sebep oluyorlar. Böylece tüm tehlikler sona ermiş oluyor.
Roman gotik ve melodramatik bir romandır. Roman şahane bir romandır. Frankenstein gibi durgun yerleri oluyor ve kimi zaman Alla alla bildiğimden farklı bu dedirtebiliyor ki unutmayın bu kitabın zaten aslıdır. Okuyacağınıza emin olun değecektir.

Gelelim işin edebi, sembol ve analiz boyutuna:

Kan: Hayatın simgesi olarak Drakula'nın en değer verdiği şey. Kan gücü temsil eder.
Kutsal ekmek ve cemaat: Din ile alakalıdır. Bir yerde İsa kendi bedenini ekmeğe ve kanını da şaraba benzetmiştir. Bu da hristiyanlık dini ile alakalıdır.
Dracula'nın  İngiltere'ye gitmesi: Burada Britanyalıların başka ülkeden gelip yabancıların (özellikle kötü huylu) kendi ülkelerini istila etmelerinden korktuklarını ima eder.
Kapılar ve pencereler:Pencerelerden sürekli yarasa olarak geçen Drakula için Harper'ın eşinide bu yolla gözlemlediğini unutmamak lazım. Normal bir insanken kapılardan geçne Drakula yarasayken pencerelerden geçer.
Uyku ve uyurgezerlik:Drakula Harper'ı şatosunda kalırken onun kendi odası hariç başka odalarda uyumaması uyanık kalmasını tembihler çünkü Drakula'nın eşleri Drakula kadar dirayetli değildir. Uykuda olmak vampirlere göre zayıflıktır. Drakula Harper'ın eşini uykudayken daha kolay kandırır.
Teknoloji ve Batıl inançlar: Sarımsağın Drakulaya doğru tutulması. Ayrıca Dracula'nın şatosuna gitmek isteyen Harper'ı kimse korkudan ve batılinançlardan dolayı götürmemektedir.
Modernlik ve tarih: Drakula'nın şatosu buram buram tarih kokmaktadır.

Temalar:
İyi vs kötü
Cinsiyet: Drakula'da kadın vampirler Harper'ın kanını içmek için knedilerini tutamazken erkek olan drakula buna izin vermiyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar